القلم
Al-Qalam - The Pen
68:1 Nûn! Yemin olsun kaleme ve satır satır yazdıklarına
68:2 Ki sen, cin tasallutuna uğramış değilsin; Rabbinin nimeti sayesinde,
68:3 Senin için kesintisiz bir ödül var.
68:4 Ve gerçekten sen, çok büyük bir ahlak üzerindesin.
68:5 Yakında göreceksin, onlar da görecekler,
68:6 Hanginizmiş fitneye tutulan, deliren!
68:7 Senin Rabbin, evet O'dur kendi yolundan kimin saptığını en iyi bilen. Ve O'dur kimin doğruya ve güzele kılavuzlandığını en iyi bilen.
68:8 O halde, yalanlayanlara itaat etme!
68:9 İstediler ki sen, alttan alıp gevşek davranasın/yağcılık edesin de onlar da yağcılık etsinler/yumuşaklık göstersinler.
68:10 Şunların hiçbirine eğilme, uyma: Çok yemin eden, bayağı-alçak,
68:11 Alaycı/gammaz, koğuculuk için dolaşıp duran,
68:12 Hayrı engelleyen, sınır tanımaz-saldırgan, günaha batmış,
68:13 Kaba/obur, bütün bunlardan sonra da soyu bozuk, kötülükle damgalı.
68:14 Mal ve oğullar sahibi olmuş da ne olmuş?
68:15 Ayetlerimiz ona okunduğunda şöyle der: "Daha öncekilerin masalları!"
68:16 Yakında biz onun hortumu üzerine damga basacağız/burnunu sürteceğiz.
68:17 Biz onları, o bahçe sahiplerini belalandırdığımız gibi belalandırdık. Hani, onlar sabaha çıktıklarında, bahçeyi mutlaka kesip biçeceklerine yemin etmişlerdi.
68:18 Hiçbir istisna tanımıyorlardı.
68:19 Ama onlar uyumaktayken, Rabbinden gelen bir dolaşıcı bahçeyi dolaştı da,
68:20 O, simsiyah kesiliverdi.
68:21 Sabaha çıktıklarında birbirlerine seslendiler:
68:22 "Hadi, eğer biçecekseniz ekininize erken gidin."
68:23 Yola koyuldular. Aralarında fısıldaşıyorlardı:
68:24 "Hey! Bugün oraya bir yoksul girip yanınıza gelmesin!"
68:25 Sadece engellemeye, şiddete güçleri yeten kişiler olarak erkenden vardılar.
68:26 Fakat bahçeyi görünce: "Yahu, biz yanlış gelmişiz." dediler!
68:27 "Hayır, hayır! Biz mahrum edilenleriz."
68:28 Ortancaları/ılımlı olanı şöyle dedi: "Ben size söylemedim mi? Tespih etseydiniz ya!"
68:29 O zaman dediler ki: "Tespih ederiz seni, ey Rabbimiz! Gerçekten biz zalimler olduk."
68:30 Bunun üzerine birbirlerini kınamaya başladılar.
68:31 "Yazıklar olsun bize, dediler, biz gerçekten azgınlarmışız!"
68:32 "Umarız, Rabbimiz bize onun yerine daha hayırlısını verir. Biz de her şeyimizle Rabbimize yöneliriz."
68:33 İşte böyledir azap! Âhiretin azabı ise gerçekten çok daha büyüktür. Bir bilselerdi!
68:34 Takva sahipleri için, Rableri katında nimetlerle dolu cennetler vardır.
68:35 Biz, Müslümanları/Allah'a teslim olanları, suçlular gibi yapar mıyız?
68:36 Neniz var sizin, nasıl hüküm veriyorsunuz?
68:37 Yoksa sizin bir kitabınız var da ondan ders mi görüyorsunuz?
68:38 Onda, keyfinize uyan her şeyi rahatça buluyorsunuz.
68:39 Yoksa sizin lehinize üzerimizde kıyamete kadar uzanacak yeminler mi var da siz ne hükmederseniz oluverecek!
68:40 Sor onlara: "Böyle bir şeye hangisi kefil?"
68:41 Yoksa kendilerinin ortakları mı var? Eğer doğru sözlüler iseler, çağırıversinler ortaklarını!
68:42 Baldırın çıplak kalacağı, secdelere çağrılacakları gün, onu da yapamayacaklar.
68:43 Gözleri yere eğilmiş, benliklerini zillet kaplamıştır. Onlar, sapasağlam oldukları zaman da secde etmeye çağrılıyorlardı.
68:44 Bu sözü yalanlayanla beni baş başa bırak. Onları, bilmedikleri yerden yakalayacağız.
68:45 Süre tanıyorum onlara. Tuzağım gerçekten zorludur benim.
68:46 Bir ücret mi istiyorsun kendilerinden de onlar, bir borç altında eziliyorlar!
68:47 Yoksa gayb, yanlarında da onlar mı yazıyorlar?
68:48 Artık, Rabbinin hüküm vermesi için sabret! Balığın dostu Yûnus gibi olma! Hani o, öfkelendirilmiş bir halde yakarmıştı.
68:49 Eğer ona, Rabbinden bir nimet ulaşmasaydı, horlanmış bir halde cascavlak bir yere atılırdı.
68:50 Fakat Rabbi onu seçip yüceltti ve barışseverlerden yaptı.
68:51 O küfre sapanlar, Zikir'i/Kur'an'ı işittiklerinde az kalsın gözleriyle seni devireceklerdi. "Bu tam bir cinlidir." diyorlardı.
68:52 Oysaki o Zikir/Kur'an âlemler için bir öğütten başka şey değildir.